11 Temmuz 1995 günü Avrupa’nın ortasında, Srebrenitsa şehrinde binlerce masum, silahsız ve savunmasız sivil Müslüman’ın vahşice katledilmesinin acısı yüreklerimizden hiç silinmeyecek.

Eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olan Yugoslavya’nın çöküşü sırasında, 1991 ve 1995 arasında bu bölgede yaşanan iç savaşta, bölgedeki Müslümanlara karşı etnik temizlik harekatı düzenleyen Sırp ordusu ve generalleri, 11 Temmuz 1995 günü bölgedeki Müslümanların sığındığı ve Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge olarak ilan edilmiş Srebrenitsa kentinin kapılarına dayandılar.

Srebrenitsa BM tarafından altın tepside katillere sunuldu

Birleşmiş Milletler misyonundaki 400 tam donanımlı ve zırhlı Hollanda askeri tarafından korunan şehirde güvenlik gerekçeleriyle Müslümanların tüm silahları BM tarafından toplanmıştı.

Sırp askerlerinin şehre yaklaştığını gören Hollanda askerleri, sivil halkı korumak yerine, tek bir el ateş bile etmeden, görev yerlerini bırakıp kaçarak 25 bin Müslüman’ın sığındığı güvenli şehri Sırp ordusuna ve katliam çetelerine teslim etti.

11 Temmuz 1995 gecesinde şehre giren katiller sürüsü, şehirdeki 25 bin insanı katlederek tarihte benzeri görülmemiş bir katliam yaptılar ve kurbanları ortaya çıkmasın diye bugün dahi yerleri bulunamayan toplu mezarlara gömdüler. Savaştan sonra yapılan aramalarda sadece 8372 kurbanın toplu mezarlarına ulaşmak mümkün oldu.

Sırp ordusu yaptıkları katliamın izlerini saklamak için katlettikleri Müslümanları gömdükleri toplu mezarların içini metallerle doldurmuştu. Böylece uydudan yapılan aramalarda bu mezarlar hurdalık gibi görünecekti. Mezarların üzeri ise kalın toprak tabakasıyla kapatılıp üstü çevreyle uyumlu şekilde yeşillendirilmişti.

Ancak kurbanları arayan görevliler, bu mezarların üzerinde daha sonradan ölüm çiçeği adı verilen bir çiçeğin yetiştiğini ve bu çiçeğin de mavi kelebekleri kendine çektiğini fark ettiler. Bölgedeki mavi kelebekleri takip eden araştırmacılar, çok sayıda toplu mezarı açığa çıkardılar.

20. Yüzyıl’ın sonunda, Avrupa’nın ortasında, dünyanın gözü önünde, Müslümanlara uygulanan korkunç vahşet insanlığın ortak hafızasından asla silinmeyecek

Toplu mezarların içinden çıkarılan naaşlar için tek tek DNA analizleriyle kimlik tespiti yapılmaya çalışıldı ve ancak ondan sonra cenazeleri düzenlenerek katliam kurbanları için hazırlanan mezarlara gömülebildiler. Katliamdan 26 yıl sonra, bugün hala kayıp olan binlerce kurbanın vahşice gömüldüğü toplu mezarlar bulunabilmiş değil.

Suçluların yargılanması Müslümanların yüreğini soğutmadı

Avrupa’nın ortasında, 20. yüzyılın sonunda yaşanan bu insanlık dışı vahşetin suçluları daha sonra uluslararası mahkemelerde yargılandılar ancak göstermelik cezalara mahkum edildiler.

Korumakla görevli olduğu şehri Sırp ordusuna teslim eden Hollandalı generalin, katliamı gerçekleştiren Sırp generalden hediye aldığı bir video görüntüsü de ortaya çıktı. Savaştan sonra Hollanda, şehri teslim eden askerlerini ve komutanlarını yargılayarak bu katliamda Hollanda askerlerinin %30 oranında suçlu olduğu gibi “traji-komik” kararlar aldı.

Bugün hala Bosna-Hersek’te Sırplar tarafından acımasızca katledilip toplu mezarlara gömülmüş binlerce masum sivil bulunabilmiş değil. Çocuklarını, akrabalarını, annelerini, babalarını bu katliamda kaybetmiş binlerce insan hala sevdiklerinin mezarını arıyor.

Bu vahşi katliamların acısı ve ayıbı hiçbir zaman unutulmasın diye, Srebrenitsa katliamı için sanatçılar bir çiçek tasarladılar. Bu çiçeğin yapraklarındaki beyaz renk masumiyeti, çiçeğin ortasındaki yeşil renk umudu ve 11 yaprağı 11 Temmuz’da gerçekleşen acı soykırımı yansıtır.

***

M. Tevfik Göksu kimdir?

1 Ocak 1966 tarihinde Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde doğan Göksu, ilkokulu Gölbaşı’nda, liseyi İstanbul Gaziosmanpaşa İmam Hatip Lisesinde tamamladı. 1990 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümünde tamamladı. Akademik çalışmalarını Sosyoloji alanında yoğunlaştıran M. Tevfik Göksu, Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde başladığı doktora çalışmalarını Siyaset Sosyolojisi üzerine devam ettirdi.

Aktif siyasete erken yaşlarda başlayan ve yaşamı boyunca devam eden Göksu, Refah Partisi ve Fazilet Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Millî Gençlik Vakfı İstanbul İl Kuruculuğu ve Marmara Bölge Başkanlığı görevlerinde bulundu. 1992’den 2000 yılına kadar Bağcılar Belediye Başkan Danışmanlığı görevinde bulundu.

2009 yılında yapılan yerel seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi Esenler Belediye Başkanı adayı gösterildi ve yüzde 48 oy oranıyla Esenler Belediye Başkanı seçildi. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde AK Parti’den tekrar Belediye Başkanı adayı gösterilen Göksu, yüzde 62,7 oy oranıyla tekrar Esenler Belediye Başkanı olarak seçildi. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ise yüzde 65,48 oy oranıyla üçüncü kez başkan seçildi.

Günümüzde, Esenler Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekilidir. SONAR araştırma şirketinin yaptığı araştırmaya göre İstanbul’daki AK Parti Belediye Başkanları arasında en sevilen, en başarılı Belediye Başkanı olarak tespit edilmiştir.